SS26 Milano Erkek Moda Haftası'nda Sokak Stili ve Sürdürülebilir Şıklık
BiModaHayat
28 Haz
2 dakikada okunur
Az Ama Derin
Milano sokakları geçtiğimiz hafta bir kez daha modanın nabzını tuttu.
Ancak bu sezon diğerlerinden biraz farklıydı. SS26 sezonunda sokak stili, minimalizmin dingin çizgileriyle sade formların bir araya geldiğini gördük. Biraz da ev halinin sokağa yansımış halini...
Doğal tonların hâkimiyetinde; kahve, taş grisi, zeytin ve krem gibi renkler kombinlerde sıkça tercih edildi. Amaç hem dingin hem de bu renklerin doğallığı ile zamansız modaya atıfta bulunmak içindi. Fakat bu sadelik, asla sıkıcı değildi. Aksine, dengeli desen kullanımı ile hareket, rahatlık, ve şıklığı da yansıtıyordu. Sokaklarda özgürce giyinmenin rahatlığını, modanın kalıplara sığmayan ve yaşam biçiminin dışa vurumunu renklerde ve kombinlerde görmek de ayrıca çok keyifliydi.
Bu sezonun en çarpıcı detaylarından biri, çizgi ve ekose desenlerinin beklenmedik kombinasyonlarla hayat bulması oldu. Geniş çizgili gömlekler, hafif oversized formlarda, genellikle minimal pantolonlarla eşleşiyordu. Baştan aşağı ekose takımlar ise, cesur ama kontrollü bir şıklığı sundu. Burada desen, kıyafetin tamamlayıcı unsuru değil; başrol oyuncusu oldu.
Jonathan Daniel Pryce/WWD
(Görsel kredisi: Paul Smith)
@Jimin Jeon/Hypebeast
Ceket Yerine Gömlek Takımlar
SS26 sokak stilinin bir diğer sürprizi ise ceketlerin yerini alan gömlek-pantolon kombinasyonları oldu. İpeksi dokular, dökümlü kesimler ve pijama şıklığını andıran rahat formlar, konfor ve estetik arasında kusursuz bir denge kurdu. Ton sür ton gri, beyaz ve bej kombinasyonlarına zaman zaman bordo ya da açık mavi gibi sofistike dokunuşlar eşlik etti.
Jonathan Daniel Pryce/WWD
Aksesuarların Sessiz Gücü
Dönemin favori aksesuarı: ince ve uzun atkılar. Minimal kombinlere eşlik eden bu zarif parçalar, sadeliğiyle bile dikkat çekiyor. Siyah, gri ve kemik beyazı gibi nötr renklerde; bazen desenli, bazen düz… Ama her zaman iddialı.
Cesur Bir Geri Dönüş: Kısa Şortlar
Pantolonun mutlak hakimiyeti yerini, gözü daha yüksek seviyelere taşıyan kısa şortlara bıraktı. Prada etkisini açıkça hissettiren bu trend, ister klasik ister spor formlarda karşımıza çıkıyor. Deri kemer detayları veya mikro desenlerle hareketlendirilmiş şortlar, yazın vazgeçilmez parçası olacağa benziyor.
(Image credit: Launchmetrics)
Sezonun Manifestosu:
“Az ama derin. Sade ama anlatacak çok şeyi var.”
Milano sokaklarında bu sezon, gösterişli olmadan dikkat çekmek mümkündü. Minimalizmin saflığını sevenler için desen; deseni sevenler için sadelik, birbirini tamamlayan iki anahtar haline geliyor.
Bu sezon moda, gürültüyü değil, dinginliği anlatıyor.
İspanyol moda markası Mango, tedarik zincirinde izlenebilirliği artırmak amacıyla TextileGenesis platformuna katıldı. Bu sistemle şirket, doğal ve hayvansal lifler, sentetik ve hücre-temelli (man-made cellulosic) elyaflar ile deri ürünlerinin üretimden nihai ürüne kadar izlenmesini sağlayacak.
Nature dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, ikinci el kıyafet satın almanın gerçekten yeni kıyafet tüketimini (ve dolayısıyla çevresel etkiyi) azaltıp azaltmadığını inceliyor.
Moda dünyasının en inatçı sorunlarından biri, rengin bedelidir. Bir tişörtün canlı tonunu elde etmek için kullanılan kimyasallar, litrelerce suya karışır; atık sular ise tatlı su kaynaklarını sessizce kirletir. Fakat Leeds Üniversitesi’nden doğan yeni bir girişim, bu tabloyu kökten değiştirmeye hazırlanıyor: SwitchDye.
Yorumlar