top of page

Kuraklık Çok Uzakta Değil, Büyük Su Krizleri Artık Evimizde

  • Yazarın fotoğrafı: BiModaHayat
    BiModaHayat
  • 22 Ağu
  • 3 dakikada okunur

Küresel iklim değişikliği, kuraklık, hızla artan nüfus ve yıllardır süregelen verimsiz su politikaları, ülkenin geleceğini tehdit ediyor. Barajlar boşalıyor, yeraltı suları hızla tükeniyor; tarım alanlarında ve kentlerde yaşanan israf her geçen gün tabloyu ağırlaştırıyor.


ree

Artık mesele yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik, yaşamsal ve toplumsal bir güvenlik sorunu haline geldi. Çözüm ise ancak topyekûn bir dönüşümle mümkün: sürdürülebilir tarım uygulamaları, altyapının modernizasyonu, adil ve bilinçli su yönetimi ile kurumsal düzeyde yeniden yapılanma.


Türkiye’nin ekonomik olarak kullanılabilir taze su miktarı yılda yaklaşık 112,5 milyar m³ seviyesinde.

Bunun kişi başı düşen karşılığı ise 2015 verilerine göre ~1.519 m³/yıldir


Nüfusun artmasıyla birlikte, ülke genelinde kişi başı düşen su miktarının 2030’a kadar yaklaşık 1.120 m³/yıl seviyelerine düşeceği öngörülüyor.


Dünya Sağlık Örgütü ve su kaynakları literatürüne göre 1.000 m³/yıl, su kıtlığı eşiği olarak kabul ediliyor. Ve her gün bu krize daha da yaklaşıyoruz!


TÜRKİYEDE KURUYAN BARAJ VE GÖLLER


📌 İzmir'de içme suyunun büyük bir bölümünün karşılandığı Tahtalı Barajı'nda su seviyesi, yüzde 6,71'e düştü. Geçen yıl aynı döneme göre dramatik bir düşüş varTürkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Barajlarda su bitti, yaklaşık 40 günlük su kaldı. 1 yıllık suyun altına düştüyse, su bitiyor demektir" diye belirtiyor.


Gördes: %0,08 Neredeyse kurumuş durumda


Kutlu Aktaş, Güzelhisar, Balcova, Ürkmez gibi barajlar da kritik seviyelerde (%3–35 arası)

Akiferlerden su çekimi derinlere indi; bazı bölgelerde kuyular 8–9 metreden, 170 metre derinliklere inmek zorunda kaldı


Turistik bölgelerde su krizinin etkisi büyük. Örneğin Çeşme’de içme suyu kullanımında kısıtlamaya gidilmekte, halk sadece 10 saat su alabiliyor. İzmir’de bazı bölgelerde bu süre 6 saate kadar düşü.


📌 Yozgat merkeze bağlı Esenli köyündeki Gelingüllü Barajı’nda kuraklık nedeniyle su seviyesi kritik düzeylere indi. Bu düşüşle birlikte, yıllar önce baraj suları altında kalan eski yerleşim alanları yeniden gün yüzüne çıktı.

1994 yılında sulama amacıyla hizmete açılan baraj, uzun yıllar boyunca bölgedeki tarım ve balıkçılığın can damarı olmuş, yaklaşık 20 bin 474 hektarlık araziyi beslemişti. Ancak yağışların yetersiz kalması ve bilinçsiz su tüketimi, barajın doluluk oranını son yılların en düşük seviyesine çekti.


Su çekilmesiyle birlikte köyün geçmişine ait okul, belediye binası, mezarlıklar ve çeşitli yapılar yeniden ortaya çıktı. Köylüler, baraj inşaatı sırasında boşaltmak zorunda kaldıkları eski yaşam alanlarını yıllar sonra tekrar görmenin hem şaşkınlığını hem de hüznünü yaşıyor.


📌 Çukurova’da yaşanan kuraklık ve don olayları, özellikle Kozan Barajı’ndaki su seviyesinin kritik düzeye inmesiyle narenciye üretimini çöküşe sürüklüyor. Normalde dört kez yapılması planlanan sulama bu yıl sadece bir kez gerçekleştirilebildi; bu da arazinin dörtte biri kadar kısmın sulanamaması anlamına geliyor. Üstelik don nedeniyle ciddi bir rekolte kaybı yaşanırken uzmanlar, acil su yönetimi adımlarının ve uzun vadeli iklim uyum stratejilerinin artık ertelenemez olduğunu vurguluyor.


📌 Samsun’un Ladik ilçesinde bulunan Ladik Gölü, ciddi bir kuraklıkla karşı karşıya. Son 25 yılda yüzey alanının yüzde 25’ten fazlasını kaybeden göl, artık balıkların yerine ineklerin otladığı bir alan haline geldi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yusuf Demir, gölün “can çekiştiğini” belirterek; suyunun aşırı tuzlanması, sazlıkların yok olması ve gölü besleyen derelerin kuruması gibi zincirleme etkilerle bölgedeki ekosistemin ve tarımsal yaşamın ciddi şekilde tehlikede olduğunu vurguluyor. Dolayısıyla acil eylem planlarının hayata geçirilmesi artık ertelenemez bir gereklilik haline geldi


📌 Edirne’nin en büyük ilçesi Keşan’a içme suyu sağlayan Kadıköy Barajı, aşırı kuraklık ve yüksek buharlaşma nedeniyle doluluk oranı yüzde 1’in altına düştü. 56 milyon metreküplük kapasitesine rağmen barajda yalnızca 2 milyon metreküp su kaldı, bunun 1,6 milyon metreküpü "ölü hacim"—yani kullanım dışı—. Kullanılabilir miktar ise sadece 400 bin metreküp. Günlük ortalama tüketim yaklaşık 11 bin metreküp, bu da ilçenin mevcut su rezerviyle sadece yaklaşık 3,5 aylık ihtiyacını karşılayabileceğini gösteriyor. Bu durum, son 65 yılın en kurak dönemi olarak tarihe geçerken, Keşan’da su tasarrufuna ilişkin uyarılar bir kat daha hayati bir boyut kazandı.


📌  Bursa, tarihinin en sert kuraklık tehdidiyle karşı karşıya. Uludağ’dan beslenen ve 60 milyon metreküplük kapasiteye sahip Nilüfer Barajı tamamen kurudu, baraj tabanında oluşan derin çatlaklar durumu çarpıcı biçimde gözler önüne seriyor. Diğer bir içme suyu kaynağı olan Doğancı Barajı’ndaki doluluk oranı ise yalnızca %19 seviyelerinde seyrediyor. Bu durumda Bursa’nın yalnızca 35 günlük su rezervi kaldı; BUSKİ, vatandaşları tasarrufa davet ederken, kentin su ihtiyacının devamı için Çınarcık Barajı’ndan günlük 110 bin metreküp su aktaracak bir bypass hattının 1 Eylül’den itibaren devreye alınacağını duyurdu.


📌  Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü, 2025 yazında tarihinin en düşük seviyelerine geriledi. Devasa göl alanında derin çatlaklar oluşurken, balıkçılık faaliyetleri neredeyse tamamen durdu. Uzmanlara göre yalnızca kuraklık değil, gölü besleyen derelerin kontrolsüzce tarıma yönlendirilmesi ve yanlış sulama politikaları da ekosistemi çöküşe sürüklüyor. Endemik balık türleri ve göçmen kuşlar için kritik yaşam alanı olan gölde, “geri dönüşsüz ekolojik kayıp” tehlikesi kapıda.


Bu konu artık yalnızca çevresel değil stratejik ve güvenlik boyutuna taşınmalı; sürdürülebilir tarım, altyapı modernizasyonu ve kurumsal yeniden yapılandırmayla topyekûn bir su yönetimi seferberliği başlatılmalıdır.

 

Yorumlar


Top Stories

1/56
bottom of page