Çünkü Hızla Gezegeni Tüketmeye Devam Ediyoruz
Kıyafetlerin ardındaki hikâyeyi ne kadar biliyoruz? Yeni sezon koleksiyonlarını heyecanla takip ederken, satın aldığımız her bir parçanın gezegen üzerinde ne gibi izler bıraktığını gerçekten sorguluyor muyuz?
Apparel Impact Institute'un (Aii) yıllık raporu Net Sıfır 2025 Yol Haritasına Karşı İlerlemenin Durumunu Değerlendirme'sine (“Taking Stock of Progress Against the Roadmap to Net Zero 2025”) göre 2023 yılında sektörün sera gazı emisyonları %7,5 oranında artarak 944 milyon ton seviyesine ulaştı. Bu, küresel emisyonların yaklaşık %2’sine karşılık geliyor ve 2019'dan bu yana ilk kez yıllık bazda artış yaşandığını gösteriyor.
Giydiğimiz Kıyafette Fosil Yakıt Var
Evet, kulağa çarpıcı geliyor ama çoğu giysimizin içinde petrol var. Moda endüstrisindeki en büyük çevresel tehditlerden biri, tekstilde kullanılan sentetik elyaflara olan aşırı bağımlılık. Polyester, bugün küresel elyaf üretiminin %57’sini oluşturuyor. Üstelik bu oranın büyük kısmı hâlâ geri dönüştürülmemiş, yani “virgin” polyesterden oluşuyor. Yani doğrudan petrolden üretiliyor.
Markaların sürdürülebilirlik sayfalarında sıkça karşımıza çıkan geri dönüştürülmüş elyaf kullanımı ise gerçekte oldukça sınırlı. Geri dönüştürülmüş polyesterin kullanımı 2022’de %13,6 iken, 2023’te %12,5’e geriledi. Bu da modanın fosil yakıtlara dayalı üretim modelinden çıkmakta zorlandığını ortaya koyuyor.
Moda endüstrisi sürdürülebilirlik hikâyeleri anlatmayı seviyor, ama bu hikâyeler çoğu zaman gerçek tabloyu gölgede bırakıyor.
Hızlı Moda, Daha da Hızlı Emisyon
Sektörün emisyonlarındaki artışın asıl sebebi, çok üretmek. “Hızlı moda” artık tek başına yeterli değil; yerini “ultra hızlı moda”ya bırakmış durumda. Birkaç hafta arayla piyasaya sürülen yeni koleksiyonlar, hem üretim hacmini hem de karbon ayak izini ciddi şekilde büyütüyor.
İşin ironik tarafı şu: Bu kıyafetlerin büyük kısmı ya satılmadan elde kalıyor ya da birkaç kullanım sonrası çöpe gidiyor. Fazlalık, sektörde büyümeyle eş anlamlı hale gelmiş durumda.
Umut Veren Örnekler de Yok Değil
Olumsuz tabloya rağmen, sürdürülebilirlik hedeflerine samimi yaklaşan bazı markalar dikkat çekici ilerlemeler kaydediyor.
· H&M, 2019-2024 yılları arasında tedarik zinciri kaynaklı emisyonlarını %23 oranında azalttı.
· Uniqlo’nun ana şirketi Fast Retailing, Puma ve Inditex gibi devler, yenilenebilir enerji kullanımını artırarak üretim süreçlerinde kömür kullanımını aşamalı olarak kaldırıyor.
Üretici kanadında ise daha da cesur adımlar var:
· Artistic Milliners, 100 milyon dolarlık yenilenebilir enerji yatırımı yaptı.
· Shenzhou Group, 2022’den bu yana Scope 1 ve 2 emisyonlarını %24 azalttı.
· Elevate Textiles, 2019’dan bu yana %35 emisyon kesintisi sağladı.
Bu örnekler gösteriyor ki çözüm mümkün, ama bu çabaların yaygınlaşması gerekiyor.
Sistem Değişmeden Dönüşüm Olmaz
Moda sektörü için çözüm, yalnızca “daha az zarar veren” üretim teknikleriyle sınırlı değil. Tüm sistemin üretim fazlasına dayalı modelinden kopması gerekiyor.
· Sürdürülebilir malzemelerin ölçeklenmesi
· Kömür kullanımının tamamen sona erdirilmesi
· Üretim hacimlerinin sınırlanması
· Döngüsel ekonomiye dayalı satış modelleri (kiralama, ikinci el, tamir)
Bunlar, sektörün gerçekten net sıfır hedefine ulaşabilmesi için kaçınılmaz adımlar olarak öne çıkıyor.
Gerçek Sürdürülebilirlik İçin Biz Ne Yapmalıyız?
Moda sadece estetik ve trendlerle değil, aynı zamanda etik ve ekolojik bilinçle de ilgili olmalı. Gerçek bir dönüşüm için şunları yeniden düşünmeliyiz:
· Ne kadar kıyafete gerçekten ihtiyacımız var?
· Giydiğimiz şeyleri ne kadar uzun süre kullanıyoruz?
· Satın alırken hangi malzemeleri tercih ediyoruz?
· Markaların vaatleriyle eylemleri örtüşüyor mu?
Ayrıca markalardan şeffaflık ve somut emisyon verileri talep etmek, bilinçli tüketicinin sorumluluğu hâline geliyor.
Moda Yeniden Tasarlanmalı
Moda endüstrisinin gezegene verdiği zararı azaltması için yeni koleksiyonlar çıkarmayı değil, üretim modellerini kökten değiştirmeyi tartışması gerekiyor. Daha az üretim, daha çok döngüsel sistem: Kiralama, ikinci el, geri dönüşüm, tamir hizmetleri… Bunlar geleceğin değil, bugünün ihtiyaçları.
Unutmayalım, moda bir ifade biçimi olabilir; ama aynı zamanda bir dönüşüm aracı da olabilir. Bugünden atacağımız adımlar, hem stilimizi hem dünyayı daha iyi bir yere dönüştürebilir.
Sizce moda gerçekten değişebilir mi? Yoksa bu sistem ancak yıkıldığında mı yeniden kurulabilir?Yorumlarda buluşalım. 🌍
Kaynaklar: Aii 2025 Raporu, FashionUnited, Vogue Business, WSJ, Modaes