top of page

Dünyada İkinci El Pazarı Yükselirken Türkiye’de Rüzgar Nasıl Esiyor

  • Yazarın fotoğrafı: BiModaHayat
    BiModaHayat
  • 27 Nis
  • 6 dakikada okunur
Son yıllarda dünyada ikinci el giyim ve aksesuar pazarının hızlı bir ivme yakaladığına dair pek çok göstergeden söz etmek mümkün. Tüketicilerin daha sürdürülebilir ve ekonomik seçeneklere yönelmesi, sektör profesyonellerinin ve yatırımcıların dikkatini bu alana çekiyor. ThredUp Inc.’in son raporunda yer alan verilere göre, geçtiğimiz yıl dünyada ikinci el kıyafetlere toplam 227 milyar dolar harcandı. Bu da küresel giyim harcamalarının yaklaşık %10’una denk geliyor. Dahası, 2025 itibarıyla global ikinci el satışlarının 250 milyar doları aşacağı, 2027’de ise 300 milyar dolara yaklaşacağı öngörülüyor.

Peki, bu küresel trend Türkiye’de nasıl karşılık buluyor? Dolap, Givin, Gardrops, Letgo, ModaCruz gibi platformlar ikinci el pazarının neresinde konumlanıyor? İşte uzman görüşleri ve saha verileriyle kapsamlı bir bakış.

ree

Küresel Trendin Arka Planı


İkinci el giyim ve aksesuar satışları yükselişte. Özellikle ABD Başkanı Donald Trump döneminde gündeme gelen gümrük vergilerinin yeni kıyafetlerin fiyatını artırmış olması ve tüketicilerin tasarruf eğilimlerinin artması etkili oldu. Yale'in gerçekleştirdiği son Bütçe Laboratuvarı'na (Yale’s Budget Lab ) göre, yeni kıyafetlerin maliyeti %65, deri ürünlerin maliyeti ise %87'ye kadar artıyor. Tüketiciler de bunun etkisini hissedebiliyor.   Diğer taraftan, ikinci el ürünlere yönelik damgalayıcı bakış açısı giderek zayıflıyor. Lüks segmentte faaliyet gösteren Vestiaire Collective gibi platformların da ikinci el akımını “yeninin alternatifi” olarak değil, “modanın sürdürülebilir bir uzantısı” olarak lanse etmesi, tüketici algısında önemli bir dönüşüm yaratıyor.


Bu dönüşümde en büyük pay, sürdürülebilirlik kavramının artık sadece dar bir kitleye hitap etmeyip, geniş kitlelerin gündemine girmesi oldu. Yeni kıyafetler üretmek ve bunları farklı pazarlara taşımak ciddi miktarda sera gazı emisyonuna yol açarken, ikinci el ürünler bu emisyonları önemli ölçüde azaltıyor.


Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na göre, küresel karbondioksit çıktısının %10’una kadarını moda sektörü oluşturmakta. Ayrıca her yıl küresel olarak üretilen 300 milyon ton plastiğin beşte birini moda sektörü kullanıyor. Petrol türevi olan ve yaygın plastik türü olan polyester, tekstil üretiminin omurgası olarak biliniyor; bu da başta polyester ve diğer sentetik elyaflardan yapılan giysiler olmak üzere özellikle deniz yaşamını mikroplastiklerle en çok kirleten ürünler olarak öne çıkartıyor.


Özellikle moda endüstrisinin iklim krizindeki rolü tartışılırken bu noktada ikinci el alışveriş, “sorumlu tüketim” anlayışını benimseyen kişiler için hem ekonomik hem de çevreci bir çözüm olarak öne çıkıyor.


“ ABD’de her yıl 11.3 milyon tona kadar tekstil atığı atılıyor; bu da her saniye yaklaşık 2150 parça giysi anlamına geliyor.”

Türkiye’de İkinci Elin Kısa Tarihi ve Dijital Dönüşüm


Türkiye’de eskiden ikinci el giysi ve aksesuar dendiğinde akla çoğunlukla “bit pazarları” ve “vintage” mağazaları gelirdi. Ancak e-ticaretin yükselişi, cep telefonları aracılığıyla hızlı ve kolay bir alışveriş deneyimi sunan uygulamaların yaygınlaşması, ikinci el pazarını bambaşka bir seviyeye taşıdı. Bugün ikinci el dendiğinde akla artık sadece fiziksel mağazalar değil, Dolap, Gardrops, Givin, ModaCruz, Letgo gibi çevrimiçi platformlar geliyor. Bu platformlar sayesinde tüketiciler, dolaplarında kullanmadıkları ürünlere kolayca yeni bir sahip bulabilirken, bütçesini korumak isteyenler de makul fiyatlı ve temiz durumdaki ürünlere ulaşabiliyor.


Dolap ve Gardrops, kadınlar arasında özellikle popüler olan giyim ve aksesuar satışlarıyla öne çıkıyor. Moda tutkunları, pahalı markaların ürünlerini uygun fiyata alıp satabilirken, “zamansız parçalar” ya da popüler markaların koleksiyon parçaları sıklıkla el değiştiriyor.


Letgo, ikinci el eşya satışı açısından daha geniş bir yelpazeye sahip olsa da giyim ve aksesuar kategorisinde de önemli bir yere sahip.


ModaCruz ise tasarım ve lüks markalı ürünleriyle dikkat çekerek, kaliteyi ve prestiji daha hesaplı fiyatlara arayan tüketicilere hitap ediyor.


Givin ise Türkiye’deki ikinci el pazarına farklı bir bakış açısı getiren platformlardan biri olarak öne çıkıyor.


Alışverişi bir “paylaşma” ve “dayanışma” deneyimine dönüştürmeyi amaçlayan Givin, kullanıcıların ikinci el ürünlerini bağış amacıyla satarak sivil toplum kuruluşlarına kaynak oluşturmasına olanak tanıyor. Bu sayede, sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk kavramlarını bir arada sunuyor; hem tüketiciler makul fiyata alışveriş yapıyor hem de elde edilen gelir önemli toplumsal projelere aktarılıyor. Bu yaklaşım, ikinci el alışverişin sadece bireysel tasarruf ve çevre korumasına değil, aynı zamanda toplumsal faydaya da katkıda bulunabileceğini göstermesi açısından dikkat çekici.


“İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, katılımcıların üçte biri giydiği kıyafetleri bir veya iki kez giydikten sonra eski olarak değerlendiriyor” (Kaynak: Barnardo’s Çevre Koruma Ajansı)”

Sürdürülebilirlik ve Yeni Tüketim Alışkanlıkları


Pek çok sürdürülebilir projenin ve markanın büyüme stratejilerini şekillendiren Ajans Be Nice kurucusu Ayşenur Ülvan Erkan, ikinci el pazarının özellikle genç nesil için “trend” bir alışveriş biçimi haline geldiğini söylüyor:


“Artık Z kuşağı ve Milenyaller, gardıroplarını sosyal medya paylaşımlarında sergilemekten çekinmiyor. Onlar için yeni bir ürün almakla ikinci el bir ürünü almak arasındaki çizgi giderek belirsizleşiyor. Çünkü bu kuşak, sürdürülebilirliği ve bütçe dostu olmayı çok önemsiyor. Dolayısıyla ikinci el kullanımı, ‘kullanılmış’ algısından sıyrılarak ‘bilinçli tercih’ olarak görülmeye başladı.”

Erkan’a göre, bu dönüşümün altında yatan en önemli unsurlardan biri, genç kuşakların sosyal medyayı aktif kullanarak satın aldıkları ürünleri marka hikayesi ve kişisel değerleriyle ilişkilendirmesi. Özellikle Instagram ve TikTok gibi platformlarda ikinci el ürünlerini yaratıcı çekimler, ‘önce/sonra’ gösterimleri veya ‘dolap turu’ formatındaki paylaşımlarla sergilemek, hem farkındalığı artırıyor hem de yeni bir pazarlama dili yaratıyor; bu da gençlerin ikinci el ürünlerle kendilerini daha “özgün” ifade edebilmelerini sağlıyor.


Bunun markalaşma açısından ise iki temel yansıması var. İlki, markaların sürdürülebilirlik söylemini artık “iliştirilmiş” bir değer olarak değil, iş yapış biçimlerinin merkezine koymaları gerektiği gerçeği. İkincisi ise, genç tüketicilerin “yeni ürün alma” alışkanlıklarını dönüştürecek yaratıcı pazarlama kampanyaları düzenleyerek, ikinci el konseptini daha geniş kitlelere çekici hale getirmek. Erkan, “Markalar, ikinci el ve yeniden kullanım odaklı proje ve kampanyaları tasarlarken, özgün içerik üreten influencer’larla iş birliğini, şeffaf iletişimi ve otantik hikaye anlatıcılığını ihmal etmemeli. Sosyal sorumluluk, çevre bilinci ve tasarruf kavramlarının aynı anda işlenmesi, ilerleyen dönemde hem marka sadakatini hem de satışları artıracağını belirtiyor.


Kiralama ve iş geliştirme alanında sayısız projeye imza atan ve perakende sektörüne ait değişen dinamikleri yakından takip eden Leo Sapiens kurucusu Yiğitcan Erkan ise, bu dönüşümün perakende sektörü ve yatırımcılar için de fırsatlar barındırdığını aktarıyor:


 “Z kuşağı, yalnızca düşük fiyatlarla tatmin olacak bir kitle olmaktan çok, dijital yerlilik, sürdürülebilirlik ve kimlik ifadesine dayanan çok katmanlı bir tüketim anlayışına sahip. Bu durum, markalara hikâye anlatımı ve değer sunma fırsatı yaratıyor. Alışveriş merkezleri, klasik "satış + eğlence" düzeninin ötesine geçerek sosyal, çevreci ve katılımcı bir “topluluk merkezi” kimliğini hedeflemeli. Perakendeciler ise salt “hızlı satış + güçlü pazarlama” yaklaşımını bırakıp paylaşımcı, sürdürülebilir ve kişiselleştirilmiş modellerle gençlere erişmeli.
Bu dengeli strateji, ekonomik zorluklar ile Gen Z’nin etik-dijital beklentilerini birlikte ele alarak, fiyat duyarlılığı, şeffaflık, tasarruf ve deneyim ihtiyacını aynı potada eritmek zorunda. Kampanya ve indirimler hâlâ önemli olsa da, bunları yenilikçi paylaşım seçenekleri, sürdürülebilirlik mesajları ve dijital olanaklarla zenginleştiren markalar, “gelecek odaklı” ve “sorumlu” algısını güçlendiriyor. Nitekim gençler artık yalnızca tüketmiyor; tükettikleriyle bir hikâye kurmak istiyor. İşte o hikâyeyi onlara inandırıcı, sorumlu ve yaratıcı şekilde sunabilen AVM’ler ile perakende markaları, geleceğin kazananı olmaya aday.”

Sayılarla Türkiye’de İkinci El Pazarı

Resmî istatistikler her ne kadar yeni gelişse de sektör temsilcilerinin paylaştığı verilere göre, Türkiye’de online ikinci el giyim pazarının her yıl çift haneli büyüme kaydettiği tahmin ediliyor. Kullanıcıların büyük kısmı akıllı telefon uygulamalarından işlemlerini gerçekleştiriyor. Dolap, Gardrops, Givin, Letgo, ModaCruz gibi platformlar, kullanıcı dostu ara yüzleri ve hızlı kargo anlaşmalarıyla ikinci el alışverişi zahmetsiz kılıyor. Bu da, geçmişte “acaba güvenir mi?” diye bakılan ikinci el alışverişini, günümüzde “kolay, ekonomik, güvenli” üçlüsüyle tüketicilere sunuyor.


Bunun yanı sıra, COVID-19 süreci de ikinci el pazarını olumlu yönde etkiledi. İnsanlar pandemi döneminde evde kaldıkça gardıroplarını gözden geçirdi, kullanmadıkları kıyafetleri satışa çıkardı veya yeni, uygun fiyatlı seçeneklere yöneldi. Böylece, çevrimiçi ikinci el pazaryerlerinin kullanımı daha da arttı.


Markalar da Oyuna Dahil Oluyor


Dünyada Patagonia, AllBirds gibi markalar kendi ikinci el satış kanallarını oluşturarak bu trende erken uyum sağladılar. Türkiye’de de bazı yerel markalar, “takas günleri”, “ikinci el mağaza günleri” ya da “marka geri alım” sistemleriyle tüketicileri teşvik etmeye başladı. Henüz küresel örnekler kadar gelişmiş olmasa da bu, ikinci elin perakende sektöründeki etkisinin nasıl yayılabileceğine dair önemli bir gösterge olarak kabul ediliyor. Yani gelecekte Dolap, Gardrops gibi platformların yalnızca B2C (tüketiciden tüketiciye) değil, marka destekli kampanyalarla da büyümesi mümkün.


Gelecek Öngörüleri


Uzmanlar, Türkiye’de ikinci el pazarının önümüzdeki 5 yıl içinde mevcut hacmini katlayarak büyüyeceğini öngörüyor. Fiyat avantajı, sürdürülebilirlik ve değişen tüketim alışkanlıkları, bu yükselişin temel dinamiklerini oluşturuyor. Ayrıca, genç neslin ikinci el ürünlere olan yakınlığı, influencer ve sosyal medya desteğiyle pekişerek yeni bir moda anlayışının kapılarını açıyor.


  • Sektör Profesyonelleri: Kendi iş modelini geliştirmek isteyen girişimcilere, ikinci el segmentinde büyüme fırsatları göz kırpıyor. Özellikle niş kategori (örneğin sadece vintage giyim, sadece lüks çanta vs.) alanında uzmanlaşan girişimlerin başarı şansı yüksek olabilir.


  • Yatırımcılar: Hızla ölçeklenebilen çevrimiçi pazar yerlerine yatırım yaparak pazar payı elde etme potansiyeline sahip olabilirler. Aynı zamanda, lojistik, ödeme sistemleri ve müşteri hizmetleri gibi destek alanlarında da yenilikçi çözümlere ihtiyaç duyuluyor.


  • Sürdürülebilirlik Savunucuları: İkinci el, sadece bireysel tüketiciler için değil, genel olarak moda endüstrisinin karbon ayak izini azaltmak isteyen tüm paydaşlar için etkili bir çözüm. Giderek artan bir bilinç, bu süreci daha da hızlandıracak.


Gelinen noktada, ikinci el giyim ve aksesuar pazarı hem dünya hem de Türkiye özelinde sadece bir tasarruf yöntemi veya “moda trendi” olmaktan öteye geçmiş durumda. İster sektörel ister yatırım amaçlı yaklaşılsın, ikinci el ekosisteminin farklı kollarında büyük bir potansiyel yatıyor. Özellikle Türkiye’de Dolap, Gardrops, Letgo ve ModaCruz gibi platformların öncülüğünde, ikinci el pazarının ülke ekonomisine ve sürdürülebilirlik hedeflerine önemli katkılar sunacağına kesin gözüyle bakılıyor.

 

Yorumlar


Top Stories

1/60
bottom of page