Moda, son on yılda sürdürülebilirlik sözlüğünü büyük ölçüde geri dönüştürülmüş polyester (rPET) üzerinden kurdu. Bir malzemeyi “geri dönüştürülmüş” etiketiyle dolaşıma sokmak, markalara hem hızlı bir dönüşüm vaadi hem de güçlü bir anlatı sundu: virgin plastikten uzaklaşıyoruz. Fakat bu anlatının gözden kaçırdığı bir detay var.
Kıyafetin yaşam döngüsü, mağaza kapısından sonra da devam ediyor. Ve asıl mesele bazen tam da orada, çamaşır makinesinin içinde başlıyor.
Çamaşır Makinesinde Kopanlar
rPET Daha Fazla Mikroplastik Salıyor
Changing Markets Foundation tarafından sipariş edilen ve Çukurova Üniversitesi Microplastic Research Group tarafından yürütülen çalışma, geri dönüştürülmüş polyesterin çevresel bilançosunu yeniden tartışmaya açıyor. Araştırma kapsamında Adidas, H&M, Nike, Shein ve Zara’dan seçilen 51 ürün test edildi.
Sonuç, sürdürülebilirlik iddialarının en güçlü olduğu noktaya doğrudan temas ediyor: Geri dönüştürülmüş polyester, yıkama sırasında virgin polyestere kıyasla ortalama %55 daha fazla mikroplastik parçacık salıyor. Üstelik yalnızca “daha fazla” değil; aynı zamanda “daha ince” parçacıklar… Bu da kirliliğin daha kolay yayılması ve tespit edilmesinin daha güçleşmesi anlamına geliyor.
“Geri Dönüştürülmüş” Etiketinin Çekiciliği Sürdürülebilirliğin Konfor Alanı Haline Mi Geldi?
rPET, modanın sevdiği türden bir çözüm sunmuştu. Hem iletişimi kolay, hem tüketici açısından “iyi hissettiren” bir vaadi vardı. Bugün bazı markalar polyester portföylerinde geri dönüştürülmüş oranlarını çok yüksek seviyelerde konumluyor. Adidas polyesterinin %99’unun geri dönüştürülmüş olduğunu belirtirken, H&M 2024’te tedarik ettiği polyesterin %94’ünün geri dönüştürülmüş olduğunu raporluyor; Patagonia ise polyesterinin %93.6’sının geri dönüştürülmüş olduğunu açıklıyor ve polyesterin toplam malzeme bileşiminde %52’den fazla yer tuttuğunu paylaşıyor. Kâğıt üzerinde bu tablo “daha az virgin plastik” demek.
Ancak rapor, bu dönüşümün gerçek etkisini “kullanım aşaması” üzerinden sorguluyor: Kıyafet, yıkandıkça mikro-lif salmaya devam ediyorsa, sürdürülebilirlik nerede başlıyor, nerede bitiyor?
Döngüsellik Yanılgısı’na Kaıldık. Tekstil Atığı Değil, Şişe Ekonomisi
Çalışmanın en çarpıcı kırılma noktalarından biri, rPET’in kaynağıyla ilgili. Geri dönüştürülmüş polyesterin %98’i tekstil atığından değil, plastik şişelerden geliyor. Bu, moda için rahatsız edici bir paradoks yaratıyor. Tekstil atığını çözmek yerine, şişeleri kendi kapalı döngülerinden çekip “şişeden-kıyafete” bir akışa yönlendiriyoruz.
Üstelik bu akış çoğu zaman gerçek bir döngü olmaktan çok downcycling. Şişe, yeniden şişe olabilecekken kıyafete dönüşüyor; kıyafet yıkandıkça mikroplastik saçıyor ve birçok durumda yeniden geri dönüştürülebilir bir hammaddeye dönüşmesi daha da zorlaşıyor.
Etiketler Ne Kadar Doğru? “Geri Dönüştürülmüş” İddiasının Güven Krizi
Rapor yalnızca malzemenin fiziksel etkisini değil, bilginin kendisini de mercek altına alıyor. Çalışmada, bazı markaların online ürün iddiaları ile fiziksel ürün etiketleri arasında tutarsızlıklar bulunduğu belirtiliyor. Daha da sarsıcı olan örneklerden biri Shein cephesinde. Haziran döneminde “recycled polyester” olarak pazarlanan bazı ürünlerin daha sonra yalnızca “polyester” şeklinde yeniden etiketlendiği aktarılıyor. Benzer tutarsızlıkların bazı H&M ve Nike ürünlerinde de görüldüğü ifade ediliyor. Bu tablo, sürdürülebilirliğin en kritik sermayesine “güvene” doğrudan dokunuyor.
Çıkış Yolu ise Malzeme Değiştirmenin Yetmediği, Üretimi ve Sistemi Değiştirmek Gerektiği Yönünde
Bu raporun alt metni ise Sorun, yalnızca “virgin yerine recycled” ikamesiyle çözülemeyecek kadar büyük olması.
Moda, fosil yakıt bazlı liflere bağımlılığını gerçekten azaltmak istiyorsa, “daha çok üretip daha çok geri dönüştürme” kurgusundan çıkıp üç temel eksende ilerlemek zorunda. Bunlar daha az fosil kaynaklı lif, daha az ve kaliteli üretim, tekstil-tekstil (fiber-to-fiber) geri dönüşüm kapasitesinin büyümesi. Bunun yanında mikroplastik kirliliğini gerçek anlamda ele alacak ölçüm, standardizasyon ve düzenlemeler de masaya gelmeden, “yeşil” söylem bir süre sonra yalnızca daha iyi pazarlanmış bir alışkanlığa dönüşüyor.
Moda Kendine Şunu Sormalı
Geri dönüştürülmüş polyester, modaya bir “çözüm” dili verdi. Ancak şimdi aynı malzeme, modaya daha zor bir soru soruyor:
Gerçek sürdürülebilirlik, yalnızca kaynağı değiştirmek mi; yoksa tüketim hızını, üretim iştahını ve malzemenin yaşam döngüsünü baştan tasarlamak mı?
Yorumlar