top of page

“Görünmeyen” Tedarik Zinciri Bangladeş’te Artık Görünür Olabilir

  • Yazarın fotoğrafı: BiModaHayat
    BiModaHayat
  • 23 saat önce
  • 3 dakikada okunur
ree

Moda endüstrisi yıllardır aynı konforlu refleksle çalıştı. Üretim nerede görünmüyorsa, sorun da orada “yokmuş” gibi davranmak. Oysa tedarik zincirinin insan hakları kısmı tam da bu kör noktada büyüdü; düşük ücretler, sendikasızlaştırma, gözdağı, dava tehdidi… Şimdi Bangladeş’ten gelen bir dizi karar, bu “gözden ırak = akıldan ırak” düzeninin çatırdamaya başladığını gösteriyor.


Bangladeş’in yeni geçici hükümeti, 2023’teki ücret protestoları sırasında açılan ve 48.000’den fazla hazır giyim işçisini hedef alan davaları düşürdü. Bu yalnızca bir “dosya kapatma” değil, iki yıl boyunca işçilerin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan bir mekanizmanın zayıflaması anlamına geliyordu. Clean Clothes Campaign’in aktardığı çerçevede bu davalar, protestoları dondurmak ve örgütlenmeyi sindirmek için kullanılan kitlesel bir yöntem olarak işliyordu.


Sendika Kurmanın Eşiği Düşüyor Kararı


Asıl kırılma, bu geri adımın tek başına kalmaması. Son haftalarda öne çıkan ikinci başlık, sendika kurmayı kolaylaştıran düzenlemeler. Tartışmanın merkezinde, daha önce işyerindeki işçilerin %20’sinin imzasını gerektiren sendika başvurusunun, sabit sayısal eşiklerle mümkün hale gelmesi var.


The Business Standard’ın aktardığı taslak ve açıklamalarda, örneğin 20–300 çalışanı olan işyerlerinde 20 işçiyle sendika başvurusu yapılabilmesi; daha büyük ölçeklerde ise kademeli eşikler (40, 100, 300, 400 gibi) tarif ediliyor. Bu yaklaşım, Bu, özellikle küçük ve orta ölçekli üretim birimlerinde “örgütlenme imkânsızlığı” olarak çalışan yüzde barajını fiilen by-pass eden bir değişim.


Elbette işveren tarafında rahatsızlık büyük. Hem yerel basında hem sektörel yansımalarında “daha fazla eylem dalgası” endişesi açıkça dile getiriliyor. Daily Star’ın haberinde ise sendikalar olumlu karşılarken, düzenlemenin ayrıntılarının (örneğin aynı fabrikada sendika sayısı gibi) uygulamada yeni sorunlar yaratabileceğine dair tartışmalar da var.


Neden dünya için önemli?


Çünkü Bangladeş “küresel fiyatın” merkezinde.


Bu gelişmelerin dünya için neden önemli olduğunu anlamak zor değil. Bangladeş yalnızca büyük bir üretim üssü değil; küresel hazır giyim ekonomisinde emsal etkisi yaratan bir merkez. Ülkenin hazır giyim sektörü ihracatın yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyor ve dünya genelinde üretilen kıyafetlerin yaklaşık yüzde 8’inin burada üretildiği aktarılıyor. Bu ölçekte bir ekonomide işçi haklarını güçlendiren her adım, tedarik zincirinin geri kalanına “maliyet ve standart” dengesi üzerinden dalga dalga yayılma potansiyeli taşır.


Ve tam da bu yüzden, moda endüstrisinin uzun süredir kârı “hizada tutmak” için yaslandığı düşük ücret düzeni huzursuz.  Pek çok kaynak, sendika kurmayı kolaylaştıran adımların ciddi dalgalar yarattığını ve sistemin uzun süredir düşük ücretler üzerine kurulduğunu vurguluyor.


Bir Tişörtün Etiketinden İşçiye Kalan Ücret


Bu hikâyenin kalbinde ücret var ve bu tartışma soyut değil. Statista’nın Clean Clothes Campaign verisine dayandırdığı fiyat kırılımında, Avrupa’da 29 euroya satılan bir tişörtte üretim işçisine düşen payın yüzde 1’in altında olduğu aktarılıyor. Örnek hesapta bunun 0,18 euro seviyesinde kaldığı görülüyor. Bu tablo değişmeden, “etik üretim” söylemi çoğu zaman vitrin diline dönüşüyor.


Peki bu dalga küresel markaları nasıl etkiler?


Öncelikle “biz görmedik” demek daha zorlaşır. 48 bin işçiyi hedef alan davaların düşmesi, örgütlenme ve kolektif pazarlık iklimini yumuşatabilir. Bu da ücret, mesai ve çalışma koşullarını masaya daha güçlü taşıyan bir zemine dönüşebilir.


İkinci olarak, markaların “en ucuz üretim” denklemi yeniden yazılabilir. Sendikalaşma kolaylaştıkça, ücret ve çalışma koşulları talepleri daha görünür ve daha sistematik hale gelir. Bu taleplerin bir kısmı kaçınılmaz biçimde fiyat müzakerelerine yansır. Üçüncü olarak da “örnek ülke” etkisi güçlenebilir. Bangladeş gibi merkezi bir üretim ülkesinde atılan adımlar, diğer üretici ülkelerdeki işçi hareketleri ve politika yapıcılar için referans haline gelebilir. Eco Age bu eşiğin küresel değişimi tetikleyebileceğini savunuyor.


Yine de kritik soru ortada duruyor. Kâğıttaki hak, sahada hakka dönüşecek mi?


Düzenlemeler doğru denetim ve yaptırımlarla desteklenmezse, uygulamada “daha kolay sendika” ile “daha kolay baskı” aynı anda yaşanabilir. Ayrıca yerel tartışmalarda, küçük işletmelerde eşiklerin fiilen nasıl işleyeceği ve sendika yapısının nasıl korunacağı gibi başlıklar da gündemde.


Buna rağmen büyük resim net. Bangladeş’te işçi hakları lehine atılan bu adımlar, modanın en büyük kör noktasına daha güçlü bir ışık tutuyor. Belki de ilk kez, tedarik zincirinde yıllardır “sessizce” yürüyen düzen aynı anda hem hukuk, hem örgütlenme zemini, hem de kamuoyu baskısıyla sıkışıyor.

 

Yorumlar


Top Stories

1/69
bottom of page