New York’taki FIT’in Adapt/Evolve sergisi, moda dünyasında kapsayıcılık ve sürdürülebilirliğin birlikte nasıl işlenebileceğine dair güçlü bir örnek sunuyor. Türkiye’ye baktığımızda, bu alan henüz emekleme aşamasında olsa da, pek çok tasarımcının, küçük ölçekli marka ve girişimlerin bu alanda çalışmalar gerçekleştirdiğini de görüyoruz.
Türkiye’de Uyarlanabilir Moda Alanı Mümkün Mü?
Türkiye’de moda çoğunlukla “mainstream” moda yani toplumun geniş kesimleri tarafından benimsenen, kolay erişilebilen, popüler ve yaygın koleksiyonlar üzerinden ilerliyor. Uyarlanabilir moda neredeyse hiç görünür değil.
Ancak sağlık tekstilleri (ortopedik giysi, fonksiyonel kumaş, medikal tekstil) üretiminde Türkiye zaten güçlü bir üretim merkezi. Bu know-how, adaptif moda koleksiyonlarına uyarlanabilir.
Bazı genç tasarımcılar engellilik, yaşlı nüfus ya da farklı beden ihtiyaçlarına yönelik projeler üretmeye başladı, fakat bunlar henüz kolektif bir akıma dönüşmedi.
Sürdürülebilir Moda ile Kesişim
Türkiye’de sürdürülebilir moda daha çok “geri dönüştürülmüş malzeme” ya da “organik pamuk” üzerinden anlatılıyor.
Uyarlanabilir tasarım bu çerçeveye entegre edilirse, “daha uzun ömürlü, çok kullanımlı, kullanıcıya aidiyet hissettiren” giysiler üreterek gerçek bir sürdürülebilirlik yaratabilir.
Örneğin, Türkiye’de üretilen organik pamuk veya geri dönüştürülmüş denim, adaptif özelliklerle (yan fermuar, kolay kapanış, lastikli bel) birleştirilse, hem yerel üretim desteklenir hem de global ölçekte farklılaşan bir pazar yakalanır.
Slick Chicks (ABD) gibi örnekler Türkiye’de de mümkün. Genç girişimciler, e-ticaret üzerinden niş kitlelere (örneğin hareket kısıtlılığı olan bireylere) yönelik kapsayıcı markalar kurabilir.
Say Peace, lugvonsiga, Tru project, Rara Atelier gibi sürdürülebilirlik odaklı yerli markalar, kapsayıcı moda koleksiyonlarıyla daha da öncü olabilir.
Üniversitelerde adaptif tasarım üzerine atölye ve yarışmalar düzenlenmesi sektörde farkındalığı artırabilir ki bu alanda Mimar Sinan, İstanbul Moda Akademisi, Vakko Esmod, Dokuz Eylül Tekstil Bölümü gibi okullar güzel projelerle karşımıza da çıkıyor.
Tüketici bilincinin düşük olması bu alandaki en büyük kısıtlamalardan biri. Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de moda daha çok “trend” ve “fiyat” odaklı tüketiliyor.
Tasarımcılar ve markalar bu alana yeterince yatırım yapmıyor; yatırım yapanlar ise çoğunlukla çok kısıtlı bütçelerle hareket ediyor ve adaptif tasarımı hâlâ ‘niş’ bir alan olarak görüyor.
Üretim altyapısı hazır olsa da (özellikle tekstil ve hazır giyimde), adaptif özelliklerin standart üretime entegrasyonu için inovatif kalıp ve teknikleri geliştirmek gerekiyor.
Sürdürülebilir moda özelinde öneriler şöyle:
Markalar, adaptif özellikleri “lüks” ya da “özel üretim” statüsünden çıkarıp, standart ürün gamına entegre etmeli.
Dijital tasarım araçları, sanal prova, avatarlar gibi teknolojiler daha geniş kullanıma sokulmalı.
Malzeme tedariği, çevre etkisi ve adil ücret gibi etkenler de adaptif moda üretiminde göz ardı edilmemeli.
Tüketicinin adaptif ve sürdürülebilir moda hakkında bilinçlendirilmesi; hikâye anlatımı ve şeffaflık kritik.
Türkiye İçin Bazı Yapılabilecek Önerileri İnceleyelim
Kapsayıcı moda koleksiyonları çıkararak global pazarlarda fark yaratabilirsiniz. AB’nin tekstil sürdürülebilirlik regülasyonları (EPR yasası gibi) bu alanda avantaj sağlayabilir.
Uyarlanabilir özellikleri (ör. yan fermuar, kolay giyilebilir sistemler) mainstream koleksiyonlara entegre etmek güzel bir başlangıç olabilir.
Bu kapsam özel bir adım atmak istiyoranız, engelli bireylerle, yaşlılarla ya da farklı beden tiplerine sahip kullanıcılarla “co-creation” (ortak tasarım) projeleri geliştirin. Moda haftalarında ya da bağımsız sergilerde adaptif moda şovları organize edin.
Moda ve tekstil bölümlerinde adaptif tasarım üzerine seçmeli dersler, workshop’lar ve bitirme projeleri teşvik edilmesi, bu alandaki projelerin de kapsamının geliştirilmesi çok kıymetli
FIT’in Adapt/Evolve sergisine benzer bir sergi İstanbul, İzmir veya Ankara’da düzenlenebilir.
Politika ve Sivil Toplum:
Erişilebilirlik yasaları kapsamında moda ve giyim de dahil edilmeli. STK’lar (engelli dernekleri vb.) tasarımcılarla iş birliği yaparak kapsayıcı koleksiyonların üretimine öncülük edebilir.
Türkiye, tekstil ve hazır giyim üretiminde zaten global bir lider. Eğer bu gücünü sürdürülebilir ve kapsayıcı moda alanına yönlendirebilirse, sadece üretici ülke değil, aynı zamanda yenilikçi ve insan odaklı moda tasarımında da öncü olabilir. FIT’in Adapt/Evolve sergisi bize gösteriyor ki, kapsayıcı tasarım bir “ekstra” değil, sürdürülebilirliğin ayrılmaz bir parçasıdır.
Yorumlar