top of page

Yapay Zeka, Moda Sektörünü Dünya Genelinde Nasıl Dönüştürüyor?

  • Yazarın fotoğrafı: BiModaHayat
    BiModaHayat
  • 6 May
  • 10 dakikada okunur

Türkiye’de Dijital Moda Dönüşümü


Türkiye, moda ve tekstil söz konusu olduğunda hem büyük bir üretim üssü hem de canlı bir tasarım/tüketim pazarı. Dijital dönüşüm, Türkiye’deki moda ekosistemini de etkilemeye başladı. Özellikle Türk hazır giyim sektörü, Avrupa Birliği’nin yeşil mutabakat ve dijitalleşme kriterlerine uyum sağlamak üzere teknolojik yatırımlarını hızlandırıyor​.


Ajans Be Nice tarafından Yapay Zeka ile oluşturulmuştur. Tüm hakları saklıdır
Ajans Be Nice tarafından Yapay Zeka ile oluşturulmuştur. Tüm hakları saklıdır


Üreticiler, YZ tabanlı kalite kontrol sistemleri, enerji verimliliği sağlayan akıllı cihazlar ve tedarik zinciri yazılımları kullanarak uluslararası pazarda rekabet gücünü korumaya çalışıyor. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, dünyaca ünlü markaların bu alandaki adımları Türkiye’de yakından izleniyor

 

Örneğin bir Türk tekstil firması, üretim hattına entegre ettiği sensörlerle kumaş kalitesini anlık takip edip YZ ile hata ayıklayabiliyor; bir diğeri tasarım sürecine yapay zekâ destekli yazılımlar ekleyerek dünya trendlerini ve iklim verilerini analiz edip yeni ürün geliştiriyor​


Yaratıcı tarafta ise Türkiye’de dijital dönüşüm biraz daha yavaş ama belirgin. Moda fotoğrafçılığı ve reklamcılığında henüz Avrupa veya ABD’deki kadar yaygın YZ kullanımı görülmese de, sosyal medyada dijital influencer örnekleri ortaya çıkmaya başladı. Örneğin Türkiye’nin ilk yapay zekâ destekli sanal moda fenomeni olarak lanse edilen Seren Ay, bir dijital influencer/manken olarak Instagram’da markalarla iş birlikleri yapıyor​. instagram.com


Bu tür gelişmeler, dijital modellerin ve fenomenlerin Türkiye’de de pazarlama alanına girmeye başladığını gösteriyor. Moda markaları henüz tamamen YZ ile üretilmiş katalog çekimlerine geçmemiş olsalar da, e-ticaret tarafında bazıları ürün fotoğraflarında arka planları otomatik değiştiren veya sanal deneme imkânı sunan uygulamaları test ediyor. Türkiye, genç nüfusu ve teknolojiye adaptasyonu sayesinde, küresel trendleri genelde hızlı yakalıyor. Ancak yüksek teknoloji yatırımlarının maliyeti ve mevcut iş gücünün korunması kaygısı, tam otomasyona geçişi nispeten yavaşlatıyor olabilir. Yine de sektör temsilcileri, rekabet için dijital dönüşümün şart olduğunu belirtiyor. İHKİB’in bir raporunda, Türk hazır giyim sektöründe dijitalleşme ve otomasyonun başarının anahtarı haline geldiği, şirketlerin sayısallaşma ve otomasyon sayesinde rekabette öne çıktığı vurgulanıyor​

. Bu da gösteriyor ki Türkiye’de moda alanında YZ’yi kucaklamak, sadece bir tercih değil aynı zamanda uzun vadeli ayakta kalma stratejisi olarak görülüyor.


İngiltere’de Teknoloji ve Moda İş Gücü

Birleşik Krallık, moda endüstrisinin önemli merkezlerinden biri olarak dijital dönüşüm trendlerini hem yakından takip ediyor hem de tartışıyor. İngiltere’de yüksek modadan perakendeye birçok firma YZ uygulamalarını benimsiyor; örneğin çevrimiçi giyim perakendecileri kişiselleştirilmiş öneri sistemleri ve talep tahmini için YZ kullanıyor. Bununla birlikte, moda endüstrisindeki sendikalar ve çalışan örgütleri, YZ’nin iş gücü üzerindeki etkilerine dair erken uyarılar dile getiriyor. Londra merkezli yaratıcı endüstri sendikası BECTU tarafından yapılan bir ankette, moda sektöründe çalışanların %54’ü YZ’nin moda endüstrisi üzerinde olumsuz etki yapacağını düşündüklerini belirtiyorlar. Özellikle model, fotoğrafçı, stilist gibi serbest ya da proje bazlı çalışanların, işlerinin azalmasından endişe duyduğu ifade ediliyor.


İngiltere’de son dönemde en çok ilgi çeken konulardan biri de YZ ile oluşturulan modellerin etik ve yasal boyutları oldu. H&M’in dijital ikiz haberinin duyulması, İngiliz basınında ve moda çevrelerinde geniş yankı buldu. Moda otoriteleri, bunun bir başlangıç olduğunu, başka markaların da maliyet düşürme ve hız kazanma adına benzer yöntemlere yönelebileceğini belirtiyor. Guardian gazetesi, bu adımı Hollywood’daki grevlere atıfla değerlendirerek, modellerin dijital ikiz kullanımının bir dönüm noktası olabileceğini yazdı


Özellikle telif hakları ve adil ücretlendirme konularında belirsizlikler var!

Bir modelin yüzü ve bedeni dijital olarak sonsuza dek kullanılabilirken, bunun uzun vadede kazancı ve kontrolü nasıl olacak? İngiltere’de bu konuda henüz özel bir düzenleme olmasa da, Avrupa Birliği’nde 2026’da yürürlüğe girmesi planlanan AI Act adlı düzenlemenin, YZ ile üretilen görüntülerin bu şekilde kullanılmasına dair kurallar getireceği biliniyor​

 

AB’nin yapay zekâ düzenlemesi, reklam ve kataloglarda YZ ile oluşturulmuş görsellerin açıkça etiketlenmesini gerektirecek. İngiltere AB’den ayrılmış olsa da, uluslararası moda markaları bu tür kurallara uyum sağlamak zorunda kalacakları için, dolaylı bir etki oluşacağını düşünüyoruz.


Öte yandan, İngiltere moda teknolojileri alanında inovasyonların da merkezi konumunda. Londra’da bir dizi startup, dijital moda, artırılmış gerçeklik ile sanal prova ve veri analitiği gibi konularda çalışmalar yapıyor. Örneğin bazı İngiliz girişimleri, müşterilerin kendi avatarlarını oluşturarak kıyafetleri sanal olarak denemelerine imkân veren dijital prova kabinleri geliştirdi. Bu teknolojiler, fiziksel mağaza deneyimini dijitalle birleştirerek hem müşteriye konfor sağlıyor hem de perakendecilere değerli veri sunuyor. Yaratıcı tasarım alanında da, Londra’daki tasarım okulları YZ’yi müfredata dahil etmeye başladı; genç tasarımcılar YZ destekli desen ve form oluşturma tekniklerini öğreniyor. Yani İngiltere, bir yandan iş gücü dönüşümünün sancılarını tartışırken, bir yandan da yenilikçi adaptasyon konusunda adımlar atıyor.


ABD’de Yapay Zekâ ve Moda Sektörü

Amerika Birleşik Devletleri, hem teknoloji geliştiricisi hem de moda tüketicisi olarak bu dönüşümün iki cephesinde birden yer alıyor. Bir tarafta Silikon Vadisi kaynaklı gelişmiş YZ modelleri, diğer tarafta New York gibi moda başkentleri var. ABD’de büyük perakende zincirleri ve online platformlar, YZ’yi envanter optimizasyonu, trend tahmini ve müşteri kişiselleştirmesi gibi alanlarda yoğun biçimde kullanıyor. McKinsey’in sektör analizine göre, moda yöneticilerinin %75’i YZ’yi özellikle talep tahmini, stok optimizasyonu ve maliyet kontrolü gibi konularda öncelikli bir yatırım alanı görüyor​.


Bu, ABD’li moda şirketlerinin YZ’yi iş süreçlerine entegre etmeye ne kadar istekli olduğunun bir göstergesi.

Ancak ABD’de asıl dikkat çeken konu, YZ’nin yaratıcı işlere etkisi konusunda başlayan hukuki ve etik tartışmalar. New York merkezli Model Alliance gibi kuruluşlar, modelleri ve diğer moda çalışanlarını korumak için yeni yasalar için lobi yapıyor. Örneğin New York Eyaleti’nde 2023’te kabul edilen Fashion Workers’ Act, model ajanslarının ve markaların YZ kullanımına ilişkin şeffaflık ve onay şartları getirmesini öngörüyor​.


Bu yasa gereği, bir modelin dijital ikizinin yaratılması veya kullanılması için açık rıza alınması zorunlu kılınıyor. Model Alliance kurucusu Sara Ziff, H&M’in dijital ikiz hamlesi sonrasında “Bu gelişme, diğer oyunculara da hızla ilerlemeleri için bir cesaret verebilir; bu yüzden koruyucu düzenlemelerin acilen hayata geçmesi çok önemli” diyerek konunun aciliyetini vurguluyor.

 

Yine de, yasal düzenlemeler henüz emekleme aşamasında ve federal düzeyde kapsamlı bir AI düzenlemesi yok.

Amerikan moda sektöründe YZ ile ilgili bir diğer gündem, fikrî mülkiyet ve özgünlük meselesi. YZ ile oluşturulan tasarımların telif haklarının kime ait olacağı, veya bir YZ modelinin suretinin izinsiz kullanımının nasıl engelleneceği gibi sorular henüz netleşmiş değil. 2023’te Levi’s’ın YZ model denemesinde yaşanan tartışma da ABD’de bu konudaki hassasiyeti gösterdi: Özellikle siyahi model ve influencer’lar, Levi’s’ın daha çeşitli vücutlar göstermek için YZ kullanacağı açıklamasına tepki göstererek, “çeşitlilik sağlamak istiyorlarsa gerçek insanları işe alabilirler” mesajını verdiler

Bu olay, YZ kullanımının sadece teknolojik değil sosyal bir boyutu da olduğunu, temsil ve eşitlik konularının göz ardı edilmemesi gerektiğini ortaya koydu.


ABD, aynı zamanda moda ve YZ kesişiminde pek çok yeniliğe de sahne oluyor. Örneğin dijital moda tasarımı ve NFT tabanlı moda ürünleri ABD’de ciddi bir pazar haline geldi. Sanal influencerlar (Lil Miquela gibi tamamen dijital modeller) ilk kez ABD’de geniş kitlelere ulaştı ve büyük markalar tarafından kampanyalarda kullanıldı. Bu, moda pazarlamasının sınırlarını genişletti ancak gerçek model ve içerik üreticileri için yeni bir rekabet alanı yarattı. Ayrıca Amazon gibi devler, yapay zekâyı kullanarak müşterilere evde ayna karşısında sanal deneme imkânı veren cihazlar, ya da sesli asistan üzerinden moda tavsiyeleri gibi yenilikler getirdi. Tüm bunlar, ABD’de moda deneyiminin tamamen dijital boyutta yeniden tanımlanmakta olduğunu gösteriyor. Elbette, böylesi büyük bir dönüşümde kaybedenler de olabilir: Özellikle geleneksel perakendede çalışan satış danışmanları veya stilistler, YZ destekli kişisel alışveriş asistanları devreye girdikçe rollerinin değiştiğini görebilirler.


Fırsatlar ve Kazanımlar

Yapay zekâ eksenli dijital dönüşüm, beraberinde önemli fırsatlar da getiriyor. Doğru yönetildiğinde, bu teknolojik atılım moda sektöründe hem şirketler hem de çalışanlar için çeşitli kazanımlar sağlayabilir:


  • Verimlilik Artışı: YZ, rutin ve zaman alan görevleri otomatikleştirerek insanlara daha kritik işlere odaklanma imkânı tanıyor. Örneğin, talep tahmininde YZ kullanımı stok fazlası veya eksikliği riskini azaltarak tedarik zincirini optimize edebilir. McKinsey’in analizlerine göre, üretken yapay zekâ önümüzdeki birkaç yıl içinde moda/lüks sektörünün işletme kârına yıllık 150-275 milyar dolar arası ek katkı yapma potansiyeline sahip; içerik geliştirmeden tasarım oluşturmaya pek çok alanda verimlilik sağlayabilir​. Bu, şirketlerin daha az israfla, doğru ürünü doğru zamanda piyasaya sürmeleri anlamına geliyor.

 

  • Yaratıcılık ve İnovasyon: YZ, tasarımcılara ve pazarlamacılara yaratıcı bir yardımcı olarak hizmet edebilir. Rutin işlerin yükünü azaltarak, insan kreatiflerin gerçekten insana özgü yaratıcı düşünceye daha fazla zaman ayırmalarını sağlayabilir​.


Örneğin bir tasarım ekibi, YZ’nin hızlıca oluşturduğu onlarca tasarım alternatifi arasından seçim yapıp, bunları kendi sanatsal vizyonlarıyla birleştirebilir. Bu şekilde YZ, adeta sonsuz bir ilham panosu gibi çalışarak kreatif süreçleri zenginleştirir. Pek çok moda profesyoneli, YZ’nin yeni fikirler keşfetme ve tasarım riskini azaltma konusunda faydalı bir araç olduğunu belirtiyor.


  • Demokratikleşme: Teknolojinin demokratikleşmesi, moda sektöründe eşiklerin düşmesi anlamına geliyor. Geçmişte büyük tasarım evlerinin sahip olduğu bazı imkânlar (örneğin pahalı prototip üretimi, geniş pazarlama bütçeleri) artık daha küçük markaların veya bağımsız tasarımcıların erişimine açılıyor. YZ destekli tasarım araçları sayesinde tek başına bir genç tasarımcı, küçük bir atölyede küresel markalarla yarışabilecek yaratıcı tasarımlar geliştirebiliyor. Benzer şekilde, YZ ile içerik üretimi, profesyonel bir stüdyo kiralamaya bütçesi yetmeyen bir moda girişiminin de kaliteli görseller üretebilmesine olanak tanıyor. Bu da moda dünyasında daha fazla sesin ve tarzın ortaya çıkması için fırsat yaratıyor. YZ tabanlı platformlar, kullanıcıların kendi kıyafet desenlerini tasarlayıp ürettirmesine imkân vererek tüketiciyi de tasarım sürecinin bir parçası haline getiriyor – bu anlamda moda yaratımı daha katılımcı ve demokratik oluyor.


  • Kişiselleştirme ve Müşteri Deneyimi: Yapay zekâ, büyük veri analizi sayesinde tüketici tercihlerini daha iyi anlamayı sağlıyor. Bu da hem tasarım hem satış aşamasında daha kişiselleştirilmiş deneyimler demek. Örneğin, YZ destekli algoritmalar belirli bir bölgede veya kültürde popüler olacak desenleri öngörebilir, böylece koleksiyonlar o pazara uygun tasarlanabilir. Perakende tarafında ise, online alışveriş siteleri YZ ile müşteriye bedenine ve tarzına uygun öneriler sunabiliyor, sanal deneme özellikleri ile iade oranlarını düşürebiliyor. Bu gelişmeler, müşteri memnuniyetini artırarak markalara sadakati güçlendirme şansı veriyor.


  • Yeni İş Modelleri ve Roller: Teknolojinin getirdiği dönüşüm, modada yepyeni iş alanları oluşturabilir. Örneğin dijital ürün geliştirme uzmanı, YZ etik sorumlusu veya sanal deneme mühendisi gibi daha önce var olmayan pozisyonlar ortaya çıkıyor. Bir yandan da mevcut çalışanlar için kendini geliştirme fırsatı doğuyor: YZ kullanan bir moda firmasında, eski bir kalıp ustası, YZ tabanlı 3D modelleme operatörüne dönüşebilir ya da deneyimli bir pazarlama uzmanı, YZ’den gelen verileri yorumlayan bir veri analistine evrilebilir. Yani fırsat penceresi, adaptasyon becerisi olanlar için açık. Şirketler de bu konuda yatırımlar yapıyor; birçok moda şirketi çalışanlarına YZ ve dijital beceri eğitimleri vermeye başladı. Sonuç olarak, yapay zekâ destekli dönüşüm, insan ve makine işbirliğiyle daha güçlü bir sektör yaratma potansiyeli taşıyor.


Tehditler ve Riskler


Yapay zekâ kullanımıyla gelen dönüşümün, fırsatlar kadar ciddi tehditler de barındırdığı unutulmamalı. Sektör paydaşlarının dikkatle yönetmesi gereken başlıca riskler de var.


  • İş Gücü Kaybı ve İşsizlik: Otomasyon, moda sektöründeki pek çok işi makinelere devrederek insan iş gücüne ihtiyacı azaltabilir. Özellikle tekrarlayan ve rutin işler ilk etkilenenler olacak. Örneğin, bir fabrikada kumaş kesimini YZ kontrollü robotlar yapmaya başladığında, o bölümdeki işçiler işlerini kaybedebilir. Benzer şekilde dijital model kullanımı yaygınlaşırsa, katalog çekimleri için eskisi kadar sıklıkta insan model, fotoğrafçı veya set çalışanına gerek kalmayabilir. Goldman Sachs’ın 2023 yılında farklı sektörler üzerine yaptığı bir analiz, yapay zekânın küresel çapta 300 milyon tam zamanlı işi etkileyebileceğini öngörüyor ki moda da bu kapsama dahil​.


Bu ölçek, eğer önlem alınmazsa ciddi işsizlik sorunlarına yol açabilir. Özellikle Türkiye gibi iş gücünün büyük kısmının hazır giyim üretiminde istihdam edildiği ülkelerde, otomasyon dalgası sosyal olarak yıkıcı etkiler doğurabilir. İş gücü kaybı riski, sadece mavi yakalı üretim çalışanlarını değil, orta vadede tasarımcı asistanları, vitrin görselcileri, mağaza satış görevlileri gibi rolleri de kapsıyor.


  • Beceri Aşınması ve Kariyer Basamaklarının Kırılması: YZ’nin devraldığı işler, insanlar için önemli birer öğrenme ve ustalaşma alanı olabilir. Örneğin moda fotoğrafçılığında asistanlık yaparak ışık kurmayı öğrenen biri, ileride usta bir fotoğrafçı olur. Ancak eğer asistanlık pozisyonları ortadan kalkarsa, geleceğin fotoğrafçıları kendilerini geliştirecek fırsat bulamayabilirler​


Bu durum, uzun vadede sektörde insani yeteneklerin körelmesine yol açabilir. Yani kısa vadede verimlilik kazancı sağlansa da, uzun vadede deneyimli kreatif profesyonel eksikliği çekilebilir. Ayrıca çalışanların mevcut becerileri hızla eskime riski taşıyor; örneğin sadece dikiş dikmeyi bilen bir işçi, akıllı makineler devreye girdiğinde işlevsiz kalabilir. Bu nedenle sürekli eğitim ve beceri dönüşümü şart hale geliyor. Aksi takdirde, YZ çağında iş gücü piyasa ihtiyaçlarına uyum sağlayamayarak yapısal işsizliğe sürüklenebilir.


  • Etik Sorunlar ve Telif Hakkı İhlalleri: Yapay zekâ, var olan tasarımlardan ve görsellerden öğrenerek yeni içerikler üretiyor. Bu da beraberinde fikrî mülkiyet sorunlarını getiriyor. Bir YZ’nin oluşturduğu desen, farkında olmadan ünlü bir tasarımcının imzası niteliğindeki motiflere çok benzerse, bu kimin tasarımı sayılacak? YZ ile üretilen çalışmaların orijinalliği ve telif hakları konusunda hukuk sistemi henüz net kurallar oluşturmuş değil​


Bu belirsizlik, hem tasarımcıları hem de markaları zor durumda bırakabilir. Ayrıca etik açıdan, bir mankenin yüzü veya bir fotoğrafçının tarzı izinsiz şekilde YZ tarafından taklit edilip kullanılabilir. Bu da emeğe saygı ve izin konularında yeni problemler doğuruyor. Örneğin, dijital ikizi oluşturulan bir modelin yüzü birçok yerde kullanıldığında, o modelin imaj haklarının ihlal edilmediğinden nasıl emin olunacak? Bu konular, hem etik hem hukuki boyutta çözüm bekleyen risklerdir.


  • Kültürel Homojenleşme: YZ sistemleri, büyük veri kümelerinden ortalama eğilimleri öğrenerek üretim yapar. Bu durum, modada tekdüzeleşme riskini beraberinde getiriyor. AI destekli tasarımlar, çoğunluk zevkine hitap eden kalıpları tekrar tekrar üretebilir ve insan dokunuşunun getirdiği özgünlük azalabilir​


Sonuçta piyasaya çıkan koleksiyonlar birbirine benzemeye başlar, moda dünyasındaki çeşitlilik ve kültürel zenginlik zarar görür. Yerel motifler, el işçiliğinin ufak kusurlarının yarattığı karakter veya avangart fikirler veri setlerinde az temsil ediliyorsa, YZ bunları dışarıda bırakabilir. Bu da özellikle küçük tasarım evleri veya etnik moda akımlarının silikleşmesi riskini doğurur. Kültürel homojenleşme sadece tasarımda değil, görsel estetikte de görülebilir: Eğer tüm moda fotoğrafları aynı mükemmel dijital parıltıya sahip olursa, farklı fotoğrafçıların sanatsal bakış açıları arka plana itilebilir. Moda, toplumun kültürel bir aynasıdır; yapay zekâ bu aynayı tek tipleştirirse, modanın sanatsal ve kültürel değeri zarar görebilir.


  • Aşırı Üretim ve Sürdürülebilirlik Sorunları: Yapay zekâ, modada hızlı trend döngülerini daha da hızlandırma potansiyeline sahip. Algoritmalar, sosyal medyadaki anlık eğilimleri yakalayıp bunlara uygun ürünleri hemen tasarlayıp ürettirebilir. Bu kulağa verimli gelse de, aşırı tüketim ve hızlı moda döngüsünü daha da körükleyebilir​


Zaten eleştirilen bir konu olan sürdürülemez moda tüketimi, YZ sayesinde “talebe göre anında üretim” modeline geçerse, piyasaya çıkan ürün sayısı katlanarak artabilir. Bu da hem çevresel atıkları hem de modanın kültürel değerinin erozyonunu hızlandırır. Dahası, firmalar YZ ile devreye girdikçe tedarik zincirinin opaklaşması ve emeğin görünmez hale gelmesi riski var. Örneğin, bir ürünün tasarımından üretimine kadar her aşamayı algoritmalar belirliyorsa, tedarikçilerin ve işçilerin koşullarını izlemek zorlaşabilir. Bu da sömürü veya çevre zararının gözden kaçmasına yol açabilir.


Sonuç ve Dengeli Gelecek Arayışı

Moda sektöründe yapay zekâ eksenli dijital dönüşüm, kaçınılmaz ve çok boyutlu bir süreç olarak karşımızda duruyor. Türkiye, İngiltere ve ABD örnekleri üzerinden gördüğümüz üzere, bu dönüşüm hem coğrafi sınırları hem de iş kollarını aşıyor. Bir yanda verimlilik, yaratıcılık patlaması ve demokratikleşen bir moda dünyası vizyonu var. Diğer yanda işsizlik, tekdüzeleşme ve etik ikilemler riskini barındıran bir belirsizlik alanı... Önemli olan, fırsatlar ile tehditler arasında dengeyi kurabilmek.


Moda profesyonelleri, yatırımcılar ve akademisyenler için burada kritik nokta, insan unsurunu merkeze alan bir adaptasyon stratejisi geliştirmek olmalıdır. YZ araçları insan yaratıcılığını tamamlayan birer yardımcı olarak görülüp, çalışanların bu araçları kullanacak şekilde eğitilmesi gerekiyor. Örneğin bir tasarımcıya YZ destekli tasarım yapmayı öğretmek, onu değersiz kılmaz; aksine üretkenliğini artırabilir. Benzer şekilde, bir fabrika işçisine otomasyon sistemlerini denetleme yetkinliği kazandırmak, o işçiyi geleceğin akıllı fabrikasında değerli kılar. Şirketlerin bu bilinçle yeniden beceri kazandırma (reskilling) ve yükseltme (upskilling) programlarına yatırım yapması şarttır​


Ayrıca sektör genelinde etik standartlar ve politika çerçeveleri oluşturulmalıdır. Dijital ikizini kullanan modellere adil ödeme yapılması, YZ ile üretilen içeriklerin etiketlenmesi, veri setlerinde farklı kültürlerin ve beden tiplerinin temsil edilmesi gibi konularda ortak ilkeler benimsenmelidir. Bu noktada kamu otoritelerine de görev düşüyor: YZ’nin moda ve benzeri yaratıcı alanlarda kullanımına yönelik iş gücü koruma yasaları, telif düzenlemeleri ve eğitim politikaları geliştirilmeli. Örneğin AB’nin hazırladığı Yapay Zekâ Yasası, moda sektöründe etik kullanım için bir zemin hazırlayabilir; benzeri girişimler ulusal düzeyde desteklenmelidir.


Sonuç olarak, yapay zekâ destekli dijital dönüşüm, modada ezber bozan bir değişim dalgası getiriyor. Bu dalgayı yakalayanlar için yepyeni ufuklar, yakalayamayanlar için ise zorlanmalar söz konusu olacak. Türkiye gibi üretim merkezleri, dönüşümü proaktif şekilde yönetebilirse rekabet avantajını sürdürecek; İngiltere ve ABD gibi yaratıcı endüstri liderleri, insan yaratıcı gücü ile yapay zekâyı harmanlamanın yollarını bulabilirse sektöre yön vermeye devam edecek. Moda, özünde yaratıcılık ve yenilik demektir – yapay zekâ da bu özellikleri besleyen güçlü bir araç olabilir. Yeter ki onu kullanırken insani değeri ve çeşitliliği korumayı unutmayalım. Böylece, yapay zekânın hızlandırdığı dijital dönüşüm, modayı daha kapsayıcı, yenilikçi ve sürdürülebilir bir geleceğe taşıyabilir.


Kaynaklar


Yorumlar


Top Stories

1/56
bottom of page