top of page

Kıyafetlerdeki Renk Tercihimiz Okyanusları Nasıl Zehirliyor?

  • Yazarın fotoğrafı: BiModaHayat
    BiModaHayat
  • 1 gün önce
  • 2 dakikada okunur

Karanlık renklere sahip sentetik kumaşlar, beklenenden çok daha büyük bir ekolojik tehdidin kapısını aralıyor. İşte yeni araştırmanın çarpıcı özeti:


Kıyafetlerimdeki Renk Tercihim ile Okyanus Yaşamını Nasıl Öldürüyorum?

Daha önce şüphe edilen gerçekler artık bilimsel verilerle de destekleniyor.


Sentetik giysiler, özellikle de Polyethylene Terephthalate (PET) gibi polyester bazlı kumaşlar, dünya okyanuslarındaki mikroplastik kirliliğinin başlıca kaynaklarından biri. Ancak son araştırma, işin sadece “hangi kumaş” sorusuyla sınırlı kalmadığını, “kumaşın rengi”nin bile süreci hızlandırabileceğini gösteriyor.


Kıyafetlerdeki Renk Tercihimiz Okyanusları Nasıl Zehirliyor?

Çin’deki Nanjing University of Information Science & Technology’den Chen R., Zhao X. ve ekibinin yer aldığı çalışma, koyu renkli PET tekstillerinin deniz ortamında güneş ışığına maruz kaldığında daha hızlı parçalandığını ve çok daha fazla mikrofiber denize bıraktığını ortaya koydu. Deney yaklaşık 12 gün boyunca kıyı deniz suyunda doğal güneş ışığını taklit etti. Bu süre teorik olarak bir yıllık doğal maruziyeti yansıttığı kabul edilmiş. Bu süre içerisinde sadece 0,1 g PET kumaşın 47 000’e kadar mikrofiber saldığı tespit edilmiş.


Neden? Burada fiziksel ve kimyasal bir domino etkisi var. Koyu tonlar, örneğin mor ve yeşil gibi, daha çok ultraviyole ışığı emiyor. Bu emilim, polimer zincirleri üzerinde okside edici stres yaratıyor; yani kumaşın moleküler yapısı daha hızlı “yorgun” düşüyor, parçacıklara ayrılıyor ve mikrofiber olarak serbest kalıyor. Yani siyah, koyu yeşil ve mor gibi tekstiller orantısız biçimde kirletici hale geliyor.


Bu bulgu, moda üretimi açısından dönüm noktası anlamına geliyor. Çünkü artık yalnızca “malzeme sentetik mi doğal mi”, “kaynağı neresi”, “kaç kilogram karbon ayak izi var” gibi sorular değil; bir de “kumaşın rengi ve boyasının kimyasal tepkimesi” gündeme geliyor. Araştırmacılar, “Renk sadece estetik bir tercih değil, aynı zamanda kimyasal bir tercihtir” diyerek bu değişime dikkat çekiyorlar.


Moda ve ev tekstili markaları için bu durum şu anlama geliyor: Üretim süreçlerinde koyu renkli sentetik kumaşları yeniden değerlendirmek gerekebilir. Filtreleme zorunlulukları, mikrofiber emisyonu düzenlemeleri gündeme gelirken (örneğin Fransa’nın 2025 filtresi ve AB’nin Eko-Tasarım Yönetmeliği), kumaşın renginden boyasına, üretim aşamasından kullanım ve yıkamaya kadar tüm yaşam döngüsü açıkça kritik hâle geliyor.


Moda dünyası için yeni eşik artık yalnızca bir tişörtün “sentetik” olup olmaması değil; koyu renkli bir polyester tişörtün, mikrofiber kirliliği açısından çok daha yüksek bir risk taşıması.  Bu yeni veri, boya üreticilerine, kumaş üreticilerine ve markalara şu çağrıyı yapıyor: Daha az UV-reaktif boyalar, fotooksidasyona dirençli sentetik iplikler ve renk seçiminde stratejik kararlar… Çünkü doğa da artık sadece “ne giydiğimiz” değil, “ne renkte giydiğimiz” üzerinden tepki veriyor. Ve bu tepki okyanuslara ulaşabilir.


Kaynaklar

Yorumlar


Top Stories

1/59
bottom of page