top of page

Lüksün Çatırdayan İmajı

  • Yazarın fotoğrafı: BiModaHayat
    BiModaHayat
  • 1 Ağu
  • 3 dakikada okunur

Skandallar artıyor, güven eriyor. Tüketici mükemmelliğin illüzyonuna daha fazla inanıyor mu?


Lüks, uzun yıllar boyunca zanaatkârlık, ayrıcalık ve kusursuzlukla eş anlamlıydı. Ancak son dönemde art arda patlayan etik ihlaller ve şeffaflık eksiklikleri, “lüks” kavramını sorgulatan sarsıcı bir dönemin kapılarını aralıyor. İtalya’da yürütülen soruşturmalar, dünyanın en prestijli markalarının bile etik üretim konusundaki samimiyetini ciddi şekilde gölgede bırakıyor.


Peki, yüksek fiyatla satılan bir çantanın bedeli gerçekten kalite mi, yoksa göz ardı edilen insan emeği mi?

ree

Loro Piana Krizi

Sessiz Lüks, Gürültülü İhlal


LVMH’nin “sessiz lüks” sembolü olarak bilinen Loro Piana, geçtiğimiz haftalarda Milano’da mahkeme kararıyla bir yıl süreyle yargısal denetime alındı. Gerekçe: Toskana’da taşeronlar aracılığıyla işletilen atölyelerde, belgesiz göçmen işçilerin haftada 90 saat çalıştırılması, saatte sadece 4 avro ücret ödenmesi ve fabrika ortamında yaşamaya zorlanmaları.


Bu karar, yalnızca Loro Piana’nın değil, Dior, Armani ve Valentino gibi “Made in Italy” imzası taşıyan diğer markaların da etik taahhütlerini yeniden sorgulattı. Lüks modanın en güvenli görülen üretim coğrafyasında bile iş gücü sömürüsünün varlığı, “İtalya'da Üretildi” etiketinin güvenilirliğini tartışmaya açtı.


Armani’ye 3,5 Milyon Euroluk Darbe

İtalyan Rekabet Kurumu (AGCM), 1 Ağustos’ta Giorgio Armani’ye 3,5 milyon € ceza kesti. Gerekçe: “Etik üretim” ve “sürdürülebilirlik” gibi kavramları pazarlama aracı olarak kullanırken, işçi hakları ihlalleri içeren taşeron üretim süreçlerini görmezden gelmesi.


Armani, suçlamaları reddederek temyize gideceğini açıkladı. Ancak uzmanlar, markanın “lüks ve sorumluluk” arasında kurmaya çalıştığı dengeyi ciddi şekilde zedelediğini belirtiyor. Bu olay, yalnızca etik değil, aynı zamanda kurumsal iletişim güvenilirliği açısından da önemli bir kırılma noktası.


Gerçek Maliyetler: Volkan Yılmaz’ın Çantaları Parçaladığı Anlar


Sosyal medya fenomeni ve deri uzmanı Volkan Yılmaz (namıdiğer Tanner Leatherstein), lüks moda markalarının üretim süreçlerine dair gerçekleştirdiği analizlerle milyonlara ulaşıyor. Yılmaz’ın, 2.900 $’lık Saint Laurent Loulou çantasının yalnızca 190 $’a mal olduğunu gösterdiği video, markaların fiyatlandırma politikalarını sorgulatan bir dönüm noktası oldu.


Benzer şekilde, Salvatore Ferragamo’nun Soft Hug çantasının 2.400 € fiyatına karşın yalnızca 355 €’luk üretim maliyeti olduğu tahmin edildi. Bu analizler, yüksek kar marjlarının “kaliteye değil, algıya yatırım” olduğu düşüncesini pekiştiriyor.


Etik Etiketin Ardındaki Gerçek: ‘Made in Italy’ Sorgulaması

AB düzenlemelerine göre bir ürünün “İtalya’da Üretilmiştir” etiketini taşıması için yalnızca nihai dönüşüm işleminin (örneğin bir düğme eklenmesi bile yeterli olabilir) İtalya’da yapılması yeterli. Bu durum, ürünün büyük bir bölümünün başka bir ülkede, hatta etik dışı koşullarda üretilmiş olsa bile, tüketiciye İtalyan üretimi izlenimi yaratılmasına olanak tanıyor.


Sistem, şeffaflıktan uzak ve tüketiciyi yanıltmaya açık. Tedarik zincirlerinin katmanlı yapısı, sorumluluğun dağıtılmasını ve ihlallerin gizlenmesini kolaylaştırıyor.


Tüketici Güveni Algı ile Gerçek Arasında Erozyona Uğruyor

Lüks tüketici artık daha bilinçli. Fiyat, statü ve marka prestijinin ötesinde nasıl üretildiğini bilmek istiyor.

Business of Fashion’ın yakın zamanda yayımladığı analizde sorulan şu soru çarpıcı:


“Eğer Dior, Armani ve Loro Piana gibi markalara güvenemiyorsanız, kime güvenebilirsiniz?”

Tüketici artık yalnızca bir çanta ya da ceketi değil; onun ardındaki süreci, emeği ve doğruluğu da satın almak istiyor. Marka sadakati, giderek daha çok etik sadakatle yer değiştiriyor.


Markaların Savunması ‘Sıfır Tolerans’ Politikası mı, Kriz Yönetimi Tiyatrosu mu?

Loro Piana, etik ihlallerin ortaya çıkmasının ardından sorumlu tedarikçiyle tüm ilişkilerini sonlandırdığını ve “zero-tolerance” politikası izlediğini duyurdu. Dior, İtalyan makamlarla anlaşarak 2 milyon € destek fonu oluşturdu. Armani ise kararı temyize götüreceğini açıkladı.


Ancak eleştirmenler, bu tepkilerin reaktif ve kriz yönetimine dayalı olduğunu; sorunun kökeninde sistematik bir şeffaflık eksikliği yattığını savunuyor.


Ya Dürüstlükle Yeniden İnşa, Ya da Sessiz Çöküş


Giderek demokratikleşen dijital eleştiri kültürü, lüks markaların artık yalnızca “hikâye anlatıcılığı” ile hayatta kalamayacağı bir döneme işaret ediyor. Prestij, yalnızca vitrinde değil; atölyede, dikim masasında, etik bordroda yeniden inşa edilmeli.


Tüketici, mükemmelliğe değil, gerçekliğe yatırım yapmak istiyor. Markalar bu çağrıya kulak vermezse, lüksün altın varaklı zırhı altında ciddi bir güven krizi büyümeye devam edecek.


Editörün Notu

Bugünün lüks dünyası, geçmişin ihtişamından değil; bugünün şeffaflığından ve yarının sorumluluğundan beslenmek zorunda. Ürün etiketleri değil, üretim zincirleri konuşmalı.


Markalar geleneksel "zanat ve miras" anlatısını ete kemiğe büründürmeli. Şeffaf tedarik, doğrudan denetlenebilir üretim modelleri, uzun süreli birebir işçi üzerindeki sorumluluğu kabul etmeli. AB veya ulusal düzeyde düzenleyici organlar—örneğin İtalya Çalışma Bakanlığı gibi—proaktif olarak bir tedarikçi sertifika sistemi kurmakta; bu tür sistem, "Made in" etiketine güven kazandırabilir.

Çünkü lüks, ancak etikse gerçek olur.

 

 

Yorumlar


Top Stories

1/65
bottom of page